İnsanın bu dünyadaki en önemli görevi Allah’ı tanımaktır, “Ben neyim, nereden geldim, nereye gidiyorum ve niçin gidiyorum?” gibi sorulara cevap aramaktır. Yaratıcısını tanımadan günlük beşerî ihtiyaçları gidermekle yaşantısını sürdüren nice insanlarımız vardır. Böyle bir tercih aslında insanın tek taraflı görülmesiyle ilgilidir. Oysa insan hem madde hem de ruh olmak üzere iki yönlüdür. Ruh yönünü vicdan, akıl, iman ve duygularla birlikte ifade etmek daha güzel olur.
İnsanın ikinci yönü olan ruh ve ruhla ilgili kavramlar ancak dinlerin getirdikleri mesajlarla açıklanabilir. Çünkü bunları sadece yeme-içme, uyuma ve iskân, ibate ve iaşeyle açıklığa kavuşturmak imkânsızdır. İnsanın ruhi ve manevi yönünü biz Kur’ân’dan ve Kur’ân’ı açıklayan ilk kaynak olan Hz. Peygamber’in (s.a.v.) hadisleri ve hayatından öğrenmekteyiz. Kur’ân ve sünnete dikkatle eğilen alimler de bu yönümüzü içinde bulunduğumuz devre, zamana ve şartlara göre açıklamaya katkı sunmuşlardır.
Özlenen Hayat Anlayışı adlı bu mütevazi çalışmadaki temel başlıklarda yer alan iman, dua, tevekkül, infak, tövbe ve tefekkür aslında insanın hayatını anlamlı hale getiren en temel kavramlardır. Sadece maddi ihtiyaçları temin etme ve hayatı sürdürme insanın asli bir gayesi olamaz. İnsanı var eden ve hayatını binlerce nimet ve güzelliklerle destekleyen bir yaratıcıyı tanımamak insan için büyük bir kayıp ve hüsrandır. Bu yalın gerçek kimi insanlarımızın gözlerinden ırak kalabiliyor.
Kitabın ilk bölümünde bu konuyla ilgili kısa ve dikkatlerimizi iman ve Allah’a çeviren yazılara yer verildi. Bunların her birisi daha derin ve çok ayrıntılı açıklamalara girilmek suretiyle geliştirilme imkânına sahiptir.
İnsanın manevi yönüyle ilgili ikinci bir temel kavram da duadır. Dua insanın psikolojisi ve sosyal hayatı içinde büyük bir güç kaynağıdır. Duadan uzak yaşamak insan için tarifi zor bir durumdur. Biz bu çalışmada dua ve insan ilişkisinin bazı kısımlarına temas etmekle yetindik. Elbette bu başlık da farklı açılardan incelenmeyi hak eder. Kitabın hacmi içinde gençlerimiz ve insanlarımız tarafından dua ve Yaratıcı arasında bilinmesi gerekli olanlardan bazılarına burada yer verildi.
Allah’ı tanıdıktan sonra önemli bir kavram da tevekküldür. Eserde tevekkül kavramı imanın bir neticesi ve meyvesi olarak ele alınmıştır. Tevekkülün yanlış kullanımı İslâm’ın değil, insanın kusurudur. Bu kavram hakkında yeterli bilinç ve bilgi sahibi olmak İslâmî inançların bütünü içinde önemli bir yere sahiptir. Çalışmada bunların bir kısmına dikkat çekilmiştir. Tevekkülü uygun ve doğru kullanmak ruh sağlığına olumlu bir katkı sunar. Çünkü insanın aklı, imkânı ve çevresine güvenerek her şeyin üstesinden geleceği düşüncesi ifrat hale ulaşırsa fertlerin ruhsal sağlığını tehdit eden bir maraz haline gelebilmektedir.
İnsan denince hayatta hata, günah ve sürçmelerden uzak kalmak mümkün değil. Beşerin anlamı da zaten burada gizli. Hatalı ve kusurlu olmak insan olarak hepimizin temel niteliği. Ancak sadece hata ve kusura odaklanıp orada kalmak da ayrı bir eksikliktir. İşte bu noktadan Allah’tan bize ulaşan ilâhî kelam Kur’ân ve vahiylerinde insanı günahlardan arındıran bir sisteme yer vermiştir: Tövbe ve istiğfar. Tövbe bizi tamir eden; kendimize, çevremize ve Rabbimize karşı daha bir şevkle güzel işler yapmaya sevk eden önemli bir motivasyondur. İnsanın hata ve günahlarını en iyi bilen Allah’tır. Onları afv ve mağfiretle silecek olan da odur. Böyle bir inanç insanı hayata ve cemiyete sıkı sıkıya bağlar. Aksi halde günahları tanıdıktan sonra silip tamir etme yolunu bilmeyenler kendilerine ve çevreye kötülük eder. Kitabımızın bu bölümünde de gençler ve orta seviyede bilgi sahibi olmaya istekli insanlarımıza küçük katkılar sunmaya gayret ettik. Elbette ki yazanlar da hatalardan müstağni değildir.
Kitabın infakla ilgili başlıkları sosyal hayatımızın ve İslâm medeniyetinin can damarı olan bir konudur. Deprem, musibetler, savaşlar ve kesilmeyen göçler infak hasletimizin ne derece hayati bir özellik oluşunu anlatmaya yeter. Bugün Türkiye fakir ve ihtiyaç içindeki nice ülkelere yardımlar ulaştırmada dünyada ön sıralardadır. Bu başarı ve üstünlük infak hasletimiz sayesindedir. Temeli ise Kur’ân ve sünnettir. Hz. Peygamber’in (s.a.v.) “Siz yerdekilere merhamet edin ki göktekiler de size rahmet etsin.”Ebû Dâvûd Süleymân b. el-Eş’as b. Şeddâd b. Amr el-Ezdî es-Sicistânî Ebû Dâvûd, es-Sünen, thk. Şuayb el-Arnaût (b.y.: Dârü’r-Risâleti’l-Âlemiyye, 1430/2009), Edeb, 65 (No. 4941). mealindeki hadisi infak kültürümüzü besleyen can damarıdır.
Kitabımızın başlıklarında dinî vazifelere dikkat çekmenin yanında insanın hayatına anlam katan bir yaşantı modeline de yer verildi. Bu durum İslâm’ın fıtrat dini olduğunu gösteriyor. Gençlerimiz ve insanlarımızın hayatını mutlu kılan İslâmî temel özelliklerin tanınmasına bir vesile olması niyaz ve duasıyla…
# | Kullanıcı | Tarih |
---|---|---|
![]() | Mütebahhir | 14 saat önce |
![]() | Doç. Dr. Veysel KASAR | 2 gün önce |
![]() | Muhammet Suphi KILIÇ | 38 gün önce |